Kiralık
Konak
Naim Efendi , Tanzimat
döneminin ortaya çıkardığı
İstanbul efendilerinden biridir.Mutlu
günler görmüş
geçirmiş, önemli
devlet memurluklarında
bulunmuş kendi düşüncesine göre dünyayı ve insanları
çok yakından tanımıştır.Ancak
şimdi o ,bir devlet düşkünüdür.Epey bir zamandır
emekliye ayrılmıştır.Eski pırıltılı günlerden çok
uzaklarda kalmıştır.Bununla birlikte Naim Efendi ,
o eski günlerin etkisinden kendini tamamen
koparabilmiş değildir.
Karısı öldükten sonra
belirli bir
bocalama geçirmiştir.Artık en büyük desteği kızı
Sekine’dir. Sekine , sessiz , uysal ve anlayışlı bir
kadındır ; fakat babası için, eskisi kadar yayarlı olamamaktadır.Çünkü kocası
Servet Bey, tip ve karakter
bakımından, bu
ailenin tam zıddı bir hava taşımaktadır.Bu adam,
enikonu Osmanlı olan bu ailenin içine bir Frenk kırması
gibi girmiştir.Kendisi alafrangalığı Avrupa’nın
sadece üstte ve yüzde kalan birtakım özenliğini kopya
etmekten ibaret sanmaktadır. Kayınbabasının
yaşlılığından
da faydalanarak
ailenin temel direği bulunan konağın yönetimini eline geçirmiş
durumdadır
Naim
Bey ailesi,
zorlaşan geçim şartları yüzünden, o yaz Kanlıca’ya
Yazlığa çıkamamışlardır.
Sekine
Hanım’ın eşi Servet Beyin,
yetişme çağlarında bir de kızları vardır. Bu kız,
büyükbabası Naim
efendi ile babası Servet
Bey arasında bir süre
bocalamış, tam
olarak hiç birine uyamadan kendine bir gelişme yolu çizmeye
girişmiştir.Konağa devamlı gelen bazı gençler,
bu genç kızın çevresinde dönmektedirler..Bunlardan biri
Faik, öteki de Hakkı
Celis’tir. Kendini boşluklar
ve bunalımlar içinde hisseden
genç kızın sağlık
durumunu yüz tutmuştur. Ailesi onu Büyükada’ya
yollar.Seniha adındaki genç kız ,Büyükada’da biraz
avunur; bu arada Hakkı Bey’le
dostlukları oldukça ilerler.Durum, bazı kimseler
tarafından,babasına ve büyükbabasına duyurulur.
Faik
Bey’den daha genç ve yakışıklı olan Hakkı Celis,
Seniha bu vefasızlığından
dolayı büyük çöküntülere uğrar, solmaya
sararmaya başlar.Fakat mağdurdur.Aynı zamanda akrabası
olan genç kıza karşı
daima onurlu davranır; ondan ve çevresinden kaçar.Seniha’nın
belki de acımaktan
doğan ilgi ve şefkatini görmezlikten gelir.
Öte
yandan çeşitli savaşlar geçirmiş, en son Birinci Dünya
Savaşı’nın türlü ağırlıklarını taşımakta olan
memlekette hayat pahalılığı son haddini bulmuş, geçim
sıkıntısı herkese kıvrandırmaya
başlamıştır. Bunun tabii bir sonucu olarak Naim Efendi
ailesi de iyiden iyiye sarsılmıştır.Bu yüzden Kanlıca’daki
yalıyı satmak mecburiyetinde kalırlar.
Faik
Bey, Seniha’nın Kalbine çalmış, onu baştan çıkarmıştır
ama, kendisinde gerçek ve samimi bir sevgiye yönelecek gönül
ve kafa yoktur.O ,sadece maddi çıkarlar peşinde koşan
yalın bir adamdır.Ayrıca genç kızla yaşadığı aşırı
ileri zevkler onda kanıksama meydana getirmiştir.Bir gün
bu yüzsüz adam, utanıp ,sıkılmadan ,Seniha’dan para
yardımı isteyince genç kız çarpılmışa döner.Ona karşı
olan sevgisi çözülmeye, nefrete doğru yol almaya başlar.Bununla
birlikte bu duygusuz ve maddi adamın etkisinden kendisini
bir türlü tamamen sıyıramaz; hele ki ondan gebe de kalmıştır.Hiçbir
hatasını kabul etmeyen,dik başlı hastalık derecesinde
olan Seniha, bu zor durumda bile yakınlarından yardım ve
akıl dilemez.Durumunu Anlattığı Faik bey, işi düzeltmeye,
onu eş olarak hayatına katmaya asla yanaşmaz; böylesine
geniş ve kayıtsız bir adamdır.
Seniha’nın
gebeliği bir zaman sonra Naim Efendi konağında gün
ışın çıkar.Herkese büyük bir şaşkınlık ve ıstırap
havası kaplar.Bu arada en çok sarsılan, hatta çılgına
dönen Naim Efendidir.Zor durumu, kendi anlayışına göre
bir çözümlemeye
götürmek inancında olan yaşlı ve görmüş
adam,gururunu ,onurunu bir yana
bırakıp bir
zamanlar belki konuşmaya bile tenezzül etmediği Faik
Bey’in babasına koşar. Fakat Faik Bey’in babası onu
çok soğuk karşılar ve konuda hiçbir yardımda
bulunmayacağını bildirir.
Seniha,
hala hem kel hem foduldur.Büyükbabasının,
kendisinin haberi olmaksızın , giriştiği bir teşebbüse
son derece kızar. «Sen ne hakla beni herkese küçük düşürüyorsun?» gibilerden çıkışmalarla , ona çok karşı sert, hatta
saygısız konuşmalarda bulunur.Eski ihtişamlı günlerinden
gele gele bu günlere
kadar ulaşan, zamanın çok değişik, çok bunaltıcı
havasından zaten bizar olmuş bulunan Naim
Efendi’ye, torununun bu arsız, yüzsüz çakışmaları
onulmaz iç yarası olur.Sağlığı iyice Sarsılır,yarı
inmeli bir halde yatağa düşer.Seniha o ağır hastalığında
bile büyükbabasını ziyaret etmeyi , odasına kadar uzanıp
özür dilemeyi kendine yedirmez.Onun bu duygularında belki
biraz utancın ve vicdan acısının da yeri bulunmaktadır.
Artık
konaktan elini ayağını kesen Faik Beyi Seniha bir süre
ısrarla arar.Bu arayışta sevginin pek payı yoktur. Boş
ve tuhaf bir gururun ve dik başlılığın esiri olana genç
kız, zebun görünmemek için,başına bunca felaket
getiren adamı görmeye devam etmektedir.Bu arada,
eskisinden daha
garip ve anlaşılmaz bir insan olmuştur; hemen hemen
kimseyle konuşmamakta ve içine kapalı bir yol
izlemektedir.Uğradığı yenilgiyi,kendi, umursamazsa ,başkalarının
da onun gibi yağacağını zannediyordu.
Nihayet
bir gün ortadan kaybolur.Zamanında tanıştığı kötü
bir kadınla yurt dışına gittiği söylenir.Aradan uzunca
bir zaman geçtikten sonra yeniden ortaya çıkar. Ama artık
o , düşmüş bir kadındır.
Faik
Bey tarafından ortadan silinmiş,
Seniha’ya tapınırcasına Aşık
olan Hakkı Celis
cepheye gitmiştir.
Naim
Efendi, bin bir hatıranın beşiği olan, fakat artık
kirlenmiş bulunduğuna inandığı konağına satmaya kıyamazsa
da kiralığa çıkarmıştır.Damadının kirli çevresinden
de böylece uzaklaşmış olacaktır.
Geniş
mezhepli Servet Bey, zenginlerle yaşayıp bol para kazanan
kızı ile yeniden görüşmeye başlamıştır.
Bir gün Servet Beylerde
zengin bir ziyafet verilmektedir.Sofrada ,
cepheden izinli bir subay da bulunmaktadır.Söz açılınca
bu subay , birkaç gün önce
Hakkı Celis’in bir hücum sırasında pek yiğitçe
ve pek mertçe şehit olduğunu anlatır.Herkeste az çok
bir duraksama olur.Gözler, meraksa
Seniha’ya dikilir:
«Fakat Seniha, sadece
güzel, kuru ve süslü»dür.
Yakup
Kadri KARAOSMANOĞLU
|
|
|
|
|